Ben Söyledikten Sonra Ne Kıymeti Var ki!
Kadınların devamlı şikayet konusu ettiği ve kendilerini mutsuzluk çukuruna attıkları “Ben söyledikten sonra ne anlamı var ki? Kendiliğinden düşünmesi gerek.” dediği durumlar vardır ya, söylendikten sonra erkeğin taleplerini karşılaması durumunu, hemen de olsa bir türlü kabullenemezler;
“Dün akşamki kıyafetim nasıldı, hiç yorum yapmadın ?” , “Ah evet gayet güzeldi ve hoştu, sana çok yakışmıştı, zaten sen güzelsin..” .. Ben söyledikten sonra ne kıymeti var ki!
“Mesaj atmak yerine aramanı beklemiştim ” , “Dıttt.. Dııtttt.. Aloo…Alooo…” Ben söyledikten sonra ne kıymeti var ki!
“İhtiyaçım olduğunda hiç yoksun ..” “Yüz bin defa özür dilerim, taş olsaydım da yerin dibinde olsaydım, yanında değilsem benim yerim orası..” Ben söyledikten sonra ne kıymeti var ki!
Siz istediniz diye jest yapmak ve harekete geçmek hiç yapılmamasından daha iyi değil mi? Hiç değilse, sizin isteklerinize ve ağzınızdan çıkan sözlere önem veriyor ve sizi mutlu etmeye çalışıyoruz demektir. Üstelik bu tür beklenilen jestleri içimizden gelmediği için değil bazen düşünemediğimiz için yapmıyoruz..
Evet “Kadının zihninden geçen düşünceleri okumanız ” gereklidir, sizden beklenen erdem hareket, hayatın size dayattığı koşul budur. Pekala kadınlar siz bir “Kazma” görseniz hemen kim olduğunu anlarsınız, fakat kazma olmayanlardan “Telekinezi” yapmalarını beklemeniz ne oluyor, düşündüklerinizi söyleyiverin bitsin..
Türk kadınlarının bu “beynimi oku!” bakış açısına sahip olmasının altında yetiştirilme tarzları yatıyor , okuduktan sonra hemen “benim annem böyle yapmazdı” demeyin, 4 kuşak göbekten nesiller boyu annelerinin söylemlerinde size öğretilen şey bu annenizin annesi demiş ve pekala genetik ile bu duygu size geçti, annenizin annesi demiştir ki ;
“Sakin ne düşündüğünü hemen söyleme” “Gerçek hislerini paylaşma..” “Çeşme başında bekle, testini taşıyacak mı bak bakalım..” “Testimi taşımadı anne.. ” taktik ve taktik , buna rağmen satrançta neden bayanlar daha az başarılı anlaşmış değilim… Belki de çocuk testini ya da kitaplarını taşımayı düşünememiştir o sırada aklında sadece sen olan bir şapsaldır, olamaz mı ?
Hem biraz da siz “beyin okuyun” ki devamlı size çiçek alan bir romantik görseniz de mutlu olmazdınız zaten, hayatı mutlu yapan şey size çiçek alınmasında yarattığınız beklenti durumunun karşılanılabilirliği durumudur gerçi aynı durumdur ki hayatı size çekilmez de yapar.